20 Şubat 2010 Cumartesi

çay kaşığı ile idare etmek zorundayım///:))

Hiç ummazdım ,,oldu
Sonbahar da,,
hediye gibi geldin HOŞGELDİN,,
seyirlik değil ömürlük olsun,,,
bir yastıkta nasip olsun
gelll koynuma gelll boynuma gelll
akşam gözlü esmer,,,,
S. Aksu
---bunu bana da yazdırabilecek bir kişiyi bile
 tanıyamamış olmak gerçekten kırıcı!!
Karşımda oturuyordu....
 Gözleri,, nemli ve kısıktı, insiyaki gözlüklerini yokluyordu,,,
dudaklarının kenarında da takılıp kalmış melankolik bir tebessüm vardı...Anlamlı olmaya çalışıyordu... Birşeyler anlatıyordu, insanların sosyalleşmeye çalıştığı mekanlarda birbirlerine anlattıkları sıradan, yararsız ziyan şeyler. Dinliyormuş gibi yapıyordum ama dinlemiyordum. Tek dikkatimi çeken elleriydi, konuşurken salladığı ince parmakları Endülüs'de ateşin başında rakseden yanık tenli çingene kadın gibi cömertçe salınıyorlardı ve ellerine baktıkça sarhoş oluyordum. Bir sigara yakıp fincanın içindeki çay kaşığıyla ilgilenmeye başladım. Hayat sıkıcıydı, ulaşamayacağım erkeklere aşık olup bana ulaşamayacak erkeklerle aynı masayı paylaşıyordum. Bunu neden yaptığımı da bilmiyordum, belki sadece merak ya da ümitsiz macera denemeleri. Sıkılmıştım, orta sınıf grunge özentisi yapay entellektüel, hayat hakkında avangard tarzlar güden akıllı gibi duran Matrix özentisi biyonik erkeklerden. Yarım milyarlık cep telefonlarını masaların üzerinde kısa marlboro paketlerinin yanında sergileyerek ve saçlarını dikerek ilginç ve heyecan verici olduklarını zanneden sürülerinden, mutlu kadınların, erkeklerin doldurduğu bu boktan mekandan sıkılmıştım, ondan sıkılmıştım, ümitsiz bakışlarından ve tüm bu sağlıklı pembe suratlı kalabalık içinde gün batımı manzara resminin üzerine konmuş sinek gibi duran kendimden sıkılmıştım.,,,,



Sessizlik..........

integralimi sıfıra çek limit sıfıra gider....


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder