31 Ocak 2010 Pazar

birbirlerine muştuladılar...puştluktan yol bulanlar.......


Bilgisayarın ekranına tiksinmişlikle baktı.........Kadın.
Meğer en güvendiği insan ne büyük yalancıymış.
"Nasıl bir oyun oynadınız"diye sordu kadın fısıltıyla!
iğrendi,
iğrendi,
iğrendi,
Tavsiye üzerine aşk!
Memnun kalırsa biri sıraya geçsin bir diğeri.....
Umarım güzel şeylerdir duyurdukları......
Umarım kahkahalarınız Arş-ü Alaya varmıştır...
Hani gelmedi sırada ki...
gelseydi onuda sevindirirdik....
ahir ömründe:))
bizimkine üç kala........

yazık ........
çok yazık.......

dünyanın son çocukluğu

"Aşksız kalırsam yaşayamam" dedi.Kadın...
Gözleri ateş kaplamaydı.Adamın...
Aşk'a öyle bir can veriyordu ki; ayrılığı bile gölgede bırakıyor.Aşk içinde mahsur kalan kadını açığa çıkarıyordu.
Sakin ve cesur ...her bakışıyla hayatın ,,,,

yağmurlu semtine gidiyordu...
Çay molası vermek, bir ağaca yaslanıp denizi seyretmek istiyordu.
Kötülüğün ve yalanın ormanından kovulan son şövalyeydi.
"çok istersen seni de alır giderim " dedi .Adam...
"İkiyüzlülüğe, kötülük dayanışması’na, önyargının acımasızlığına, her türlü ayak oyunlarına, ruhsuz ve plastik hayatlara, kirletilmiş bu dünyaya artık dayanamıyorum..." dedi. Kadın...
"Kar olmak istiyorum" dedi. Adam... 
"Kendim kalmak istiyorum"dedi. Kadın...
 Bu çağ, zalimler ve haset edenler çağı değil miydi?..
Kadın’ın yüzünde ısrarla taşıdığı yağmur tanesi, Adam’ın üzerine dökülürken, dünya kendini tekrarlamaktan çok sıkılıyordu...

“Hayatta en önemli şey aşktı ve dünyayı döndüren de oydu...”
Her şeyden geçtiler aşk'ta durdular..................


çakışma

Hayallerimi rafa kaldırdım…..çünkü,,,,,





Çünkü işim vardı bir sürü ilgilenemedim
Başım ağrıyordu uyumak istedim bir yıl kadar, onlar daha da ağrıtıyordu..........
Işıklar sönmüştü kalbimde ve elektrik idaresinden bile daha acizdi beynim....
Ve o hayaller karanlıkta görülemiyordu
Çünkü annem başka hayaller kurmamı istedi:(
Onun hayalleriydi onlar ve nezaketen taşıyamazdım...
Kimi hayaller için küçük kurgular gerekiyordu
Ama evde çok şeker vardı komşudan isteyemedim
Hayallerimin kapısını da tıklatamadan kaldı öylece
Bir defasında arkadaşlarıma küstüm..onlar da vermediler geriye
Tek başına da kurgulamanın bi anlamı kalmamıştı zaten
Zaman aşımıyla onlarındı artık
Bir de yolda düşürdüklerim oldu, vitrinlere göz gezdirirken
Dikkatsizliğin bu kadarı da olmazdı doğrusu…
Çünkü utandım düşünmeye onları
Başkaları ne derdi sonra
Bazı hayallerimse bana yakışmıyor gibi geldi
Bir ton koyu hayallerdi onlar
Azıcık da modası geçmiş
Birini ödünç verdim bir kız çocuğuna
En çok onu verdiğime sevinirim, ona daha çok lazımdı diye
Bir diğerini alkolle karışık öğüt sanmıştım
Tepkiledim hayali, sahibiyle birlikte
Kendime geldiğimde kaybolup gitmişlerdi
Çünkü çoook ağır geldi taşıması
Omuzlarımdaki izi hala durur!!!!!
Üstelik üzerinde iki kişi taşıyınız yazıyordu
Ve gerisi malum..::::!!!!!!!!!!
Böyle bir bir kaybettim hayallerimi
Gerçeklerle yaşayıp gidiyorum bir süredir...

alıntı,,,çalıntı,,, düzmece,,, indiragandi midir nedir?
çok ayıp ediyorum:p



"Nasıl da sokulurdu ellerin ellerime" İ.Geçer

Sen susunca sular çekilir kıyılarımdan.Bende en güzel gemilere binip senin sularına gelirim.Buyruğuna girerim,saklambaç oynayan bir çocuğun gülüşüne eklenerek...
Aç beni,açıl korkular,kederler tedirginlikler...engel olmasın aramızda,göster kendini bana korkma...küçük süprizler yap hadi sevindir beni, sevdiğime ne kadar doğru bir iş yaptığımı !



Hadi okşa beni öp,sev,sarıl,dokun,elimi tut ama hisset,içimi de sev en az gördüğün kısmım kadar...böyle olabiliyorsan eğer ...bunları yapmak kalbimin taaa derinliklerinden neşeyle gelebiliyorsa eğer evet sen ruhumu okşayansın...Ve lütfen,,, 
Bugün sevdiğin insanların, isimlerini getir hatırına,

aralarında ismim olsun.
Bugün bulutlara dolanmış iplerini çöz kalbimin,
Ve altın bir kelebek gibi ellerinle tak saçlarıma,
Hadi,
Hadi bir tek gülüşünü gönder bana bugün,
..................yapabilir misin?
yap ne olur?

30 Ocak 2010 Cumartesi

isyan

İSYAN

insan olmayı, öğrenemeden unutturDULAR bize,,,
 matematik doğumumuza bile elini sürdü.
Tek hücreliydik çok hücreli olduk.
44 kromozom adam etti bizi ,2 tanesi hayvan!
İçinde olduğumuz en büyük balonu bile saymaya başladık.
365 gün 1 yıl.4 hafta 1 ay.şubat 4 yılda bir 29 çeker.
Biri babasız doğdu diye sıfır koyduk zamanın bir yerine.
Güneş'in umurunda değil ama,biz hergün onu batırdık-doğurduk.
İktidarsızların iktidar vahşiliklerini,,,
 kahramanlık diye öğrettik-öğrendik.
Önce demiri yaptık sonra içine betonu sokup,kafeslerimize aidatlar ödedik.
Devlet yarattık başımıza sonra memur olduk.
Maaş cizelgelerinde sıraya dizildik.
ezildik..ezildik..ezildik..
Sevdik türküleri,şarkıları,iskambilde vale olmayı.
Evrim beynimizi büyüttükçe büyüttü.
Kapsama alanımız küçüldükçe küçüldü.
Kendi iç yolculuğumuza bile bilet bulamaz olduk.

Beyin tel örer gidebileceği uzaklığına,yürek dikenlerini asar.Telörgümüz artık hazırdır.
Dışarısı tehliklerle doludur.,,,
Yalnızken bile çıkmayı hayal etmekte zorlanırız ,,...
Çıkmaya çalışmak, kendi dikenlerini yok edemeyecek yüreğin işidir.Çıkamazsın, asılı kalırsın kendi dikenlerinde.Çıkmayı başarsan bile, telörgünde senden bir parça kalmıştır.Eksiksin artık,geri dönemezsin.
Geri dönsen bile bir parça daha koparır senden telörgün.
NEREYE KADAR GİDEBİLİRSİN?



NEREYE KADAR GİTTİN?


12 Ocak 2010 Salı

Biterken



Biterken

,,,,,,,,,,,ben başa çıkabilirim ama sen, sen ne yapacaksın?

hiç bir şey almayacağım bu evden. her şeyi olduğu gibi sana bırakarak gideceğim. hatta özel eşyalarımı bile almadan üstümdeki döküntülerle ayrılacağım.
ama lütfen çiçeklere iyi bak!
yazılmış, alınmış yığınlarca notlarım var her biri, bir yerlere sıkıştırılmış. resimler... hatıralar ve kahkalar onları da kaldır bir yerlere lütfen.
ama bizim bi tavan aramız bile yokki!
başlayan herşeyin bittiğini, bunun böyle olduğunu ilk sen söylemiştin. kimbilir belki de ben bunları bilemeyecek kadar çocuktum. korkmuştum sen öyle söylediğinde. içimden sana gülmüştüm sonra. "akıllım hiç bir şey istemediğin sürece bitmez" diye söylenmiştim, ama sesimi sadece kendim duymuştum. sen eşyalarını toparlıyordun. ne kadar özenli topluyordun herşeyi... içindeki düzene hayran olmuştum.
belki de hiçbir şey değişmedi
belki de yine ben koca bir çocuğum......senin kızın:)



sana uzanmak



SANA UZANMAK

Karanlık, gece yolculuklarıyla geleceğim ve senin yıldız kokan ellerinden
 milyonlarca öpeceğim. Senin güzel parmaklarını sevip okşayıp
“beni bağışla! Uzun zaman oldu” diyeceğim.
“beni bağışla! Senden öğrendiğim gibi yaşamıyorum” diyeceğim..
Sana söyleyeceğim çok sözüm var aslında umarım beni sabırla dinlersin.

Zaman geçmez derdik zaman geçiyor. Sana az kalıyor! sanki birkaç dönemeç ve keskin birkaç viraj sonrasında, upuzun karanlık ve yer yer aydınlık ve terkedilmiş insanlıktan sonra, yanında olacağım.
yanyana uzanıp kayan yıldızları beraber sayacağız.,,
Katışıksızım.,,, özüm özüne denktir!

hayatta birinden hiç kuşku duymamak, kendinden bile emin olamadığın anlarda ondan "o kadar" emin olmak bir insanın yaşayabileceği en kutsal şeydir!
seninle dopdoluyum,,onur veriyor ,elimden
sen yetersin, çöl yalnızlıkları olsa da,
kargaşa, kaos, çözümsüzlük olsa da!
bu güzel, bir o kadar lanet hayatın içinde, zamanın sonsuz darbeleri bizi darmadağın ederken ve umut, uzak ülkeler gibi görünmezken,
sırtını, sırtımda duyumsamak ne güzel şey!
Bunu hiç bir sözcük anlamlandıramaz. Anlamların da güdümsüz kaldığı anlar var...


sana uzanıyorum her gece..bunu biliyorsun.. hatta her an...bunu bilmiyorsundur...




http://www.youtube.com/watch?v=v0NoHN1TU5I